Vali Konağı'nda çocuk olmak
Süslü mermerleri, yüksek tavanları ve geniş salonlarıyla kocaman bir Vali Konağı… Karşısında ise yemyeşil ağaçlarla süslü bir park. Küçük bir çocuk için hangisi daha cazip olabilir?
Atatürk, İzmir Fuarı'nın ilkinin açılışını yapmak üzere Ankara'dan yola çıktığında Manisa'dan geçer ve şehir merkezinde otomobille ilerlerken, önlerindeki bir motosikletin küçük bir çocuğa çarpmasına tanık olur. Olaydan derin üzüntü duyan Atatürk, "Nerdeyse Cumhuriyetin 10. yılına geldik fakat idaremiz halen eski" diyerek hızlıca bir talimat verir. O dönem Kütahya milletvekili olan Lütfi Kırdar'ı Manisa'ya vali tayin eder. Kendisinden beklentisi ise; altyapısıyla, sosyal ve kültürel zenginlikleriyle örnek bir Batı şehri yaratmasıdır. Lütfi Kırdar kısa sürede Manisa'yı parklarıyla, bahçeleriyle, yollarıyla ve sosyal tesisleriyle bambaşka bir şehre dönüştürür. Bu başarısı ona kısa süre içinde İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığını getirir. Her iki görevi de aynı anda yapacak olan Lütfi Kırdar İstanbul'a geldiğinde tıpkı Manisa gibi parklar ve bahçelerle donatır şehri. Gezi Parkı da o dönem İstanbulluların hizmetine açılan geniş parklardan biri olur.
Babası ve annesiyle birlikte İstanbul'a geldiğinde beş yaşında olan Üner Kırdar, Manisa'daki Vali Konağı'nda geçen günlerini haliyle hatırlamaz. Ancak İstanbul Vali Konağı binasında 17 yaşına kadar geçen günlerini hiç unutmaz. Beş katlı konağın en üstteki iki katı ailesi için tahsis edilmiştir. Diğer katlar ise, Vali Konağı olarak kullanılmaktadır. Üner Kırdar'ın en sevdiği yer ise konağın hemen girişindeki merdivenin altıdır. Vali Konağı'na gelen büyükelçileri, kralları görmek için buraya gizlenir ve orada olduğu sürece hiçbir karşılama merasimini kaçırmaz. Bir de akşam yemeklerini… Sabahları erken kalkan Vali babasını göremese de akşam yemeklerinde tüm ailenin masada olacağını bilir. Sofraya oturulduğunda işle ilgili her şey aşağıda bırakılır, yemekler afiyetle yenir, aile meseleleri konuşulur. Her akşam sıcak bir yuva vardır Konağın son iki katında…
Üner Kırdar bir Vali Konağı'nda büyüse de, bunun ayrıcalığını hiç hissetmez. Aslında sıradan bir çocukluktur onunki. Belki başka çocuklar gibi klasik bir aile evinde büyümez fakat onun için Vali Konağı, devletin onlara tahsis ettiği bir yerdir sadece. Babası Lütfi Kırdar da bu konuda özenli ve prensipli davranır her zaman. Tramvayla ya da otobüsle okula giden Üner Kırdar'ı hiç kimse bir kez olsun makam otomobilinde göremez.
Bugün Üner Kırdar, Vali Konağı binasının önünden her geçişinde o günleri hatırlar. Konağın hemen karşısındaki parkta Arnavutlu ailelerin çocuklarıyla oynayarak geçirdiği saatler canlanıverir gözlerinin önünde… Üzerinde hiçbir kimlik yoktur, sadece çocuktur… Ve bir çocuğun hikayesini hatırlayıverir gözleri dolarak; zamanında parkları, doğru dürüst yolları olmayan Manisa'da koşarken bir motosikletin "ezdiği" küçük bir Cumhuriyet çocuğunun… O trajik hikayedir Manisa'ya ve İstanbul'a parklar, yeşil alanlar kazandıran. Ve yine bu ülkenin çocuklarıdır o parklardan birini bugün ayakta tutmayı başaran. Hiç "ezilmeden"…
14 Ev 14 Hayat
ÜNER KIRDAR