Karlar altından...

1939'un Nisan ayı, 10. gün... İsviçre'nin Flims kasabası'nda Alp Dağları'nın beyaz örtüsü, baharın çiçekleriyle rengarenktir. ''Sunnehuesley'' adlı uluslararası yatılı okulunun çocukları ise Paskalya tatilinin sevinci içindedirler. Üstelik o gün bir kır yürüyüşü vardır. Okul müdürünün önderliğinde başlayan gezide çocuklar bir yandan kırlara uzanırlar bir yandan da piknik sepetlerinde en sevdikleri yiyecekleri yemenin keyfini çıkarırlar. Vakit öyle hızlı geçer ki, dönüş vakti gelip çatar... Tam da o sırada derinlerden gelen bir uğultu yankılanır küçük çocukların kulaklarında. Uğultu gittikçe büyüyerek, baharın o güzel günü karanlığa dönüşür. Her şey bir anda oluvermiş ve bitmiştir... Anadolu Ajansı'nın o gün gazetelere geçtiği haberde ise şu satırlar aktarılır:

''Flims-Grisons civarında káin Fidaz'da, içinde 28 kişi bulunan bir çocuk pansiyonu, dağdan kayan kayaların altında kalmıştır. Yaraları ağır ve hafif olmak üzere 11 kişi enkaz altından çıkarılmışsa da bunlardan 5'i ölmüştür, 12 çocuk bulunamamıştır.''

Hayatını kaybeden çocuklardan biri, aynı zamanda Yapı Kredi Bankası'nın kurucusu olan Kazım Taşkent'in 11 yaşındaki oğlu Doğan Taşkent'tir. Mine Söğüt'ün ''Sevgili Doğan Kardeş'' adlı kitabında da anlattığı gibi oğlunun da kendisi gibi Batı eğitimi almasını isteyen Taşkent, ikinci bir acıyla daha sarsılır. 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan heyelanda, Doğan Taşkent'in cesedi kayıptır ve tüm aramalara rağmen bulunamaz... Kazım Taşkent, ölümüne kadar (1991) her gün kendisini suçlayarak yaşar. Olayın olduğu yere ise, ellerini dağlara doğru kaldırmış bir çocuk heykeli yaptırır.

Aradan üç yıl geçer. Yine bir bahar günü, Mart ayının 11'inde, 11'inde kaybettiği evladının adını verdiği Doğan Apartmanı'nı satın alır. Bilenler bilir, Beyoğlu'nun en güzel apartmanlarından biridir bu görkemli yapı ve İstanbul'un ilk toplu konutudur. Prusya devleti elçilik binası olarak 1894-1895 tarihlerinde inşa edilmiş ve zaman içinde satın alan ailelerin isimleriyle anılmıştır. İtalyan mimarisi, Fransız tarzı pencereleri, Boğaz manzarası, çatı katındaki kitaplığı ve geniş iç avlusuyla gören herkesi büyüler. Kazım Taşkent, oğlunun anısını yaşatmak için 23 Nisan 1945 tarihinde ise ünlü "Doğan Kardeş" dergisini yayınlamaya başlar. Uzun yıllar boyunca büyük bir ilgiyle takip edilen derginin eski sayıları; Suna Kan, Coşkun Aral, Pınar Kür ve Garo Mafyan gibi bugünün pek çok ünlü isminin henüz küçük bir çocukken gönderdikleri mektuplarla süslüdür.

Doğan Taşkent, bir apartmanın tarihine sadece ismini bırakmamıştır. "Hiç oturamadığı" Doğan Apartmanı'na, "hiç okuyamadığı" Doğan Kardeş dergileriyle büyüyen kuşakların izlerini de bırakmıştır. Çoook uzaklardan; o küçük çocuk heykelinin işaret ettiği karlar altından...

14 Ev 14 Hayat

KAZIM TAŞKENT VE DOĞAN TAŞKENT