TUNA'NIN İKRAMI

Şubat 21 2013

İstanbullular "buz gibi" bir kış sabahında uyandıklarında gözlerine inanamazlar. Bu nasıl mümkün olabilir ki?

Araştırmacı yazar Dr. Süleyman Faruk Göncüoğlu'nun "İstanbul`un İlkleri Enleri" adlı kitabında Boğaziçi'ne yapılan ilk köprüyü, MÖ 334 yılında İran seferine çıkan Büyük İskender'in yaptırdığı anlatılır. Dubaların ve küçük çaplı gemilerin birbirine bağlanmasıyla büyük bir ordu karşı yakaya geçmiştir. Böylece Boğaziçi'ne yapılan ilk köprünün mimarı da Büyük İskender olmuştur. Fakat aynı kitapta, daha ilginç olan bir köprü denemesinden de bahsedilir. Anlatılana göre, Boğaziçi'ne Bizans döneminde de bir köprü girişimi olur: "Uzun bir aradan sonra 7. yüzyılda Bizans döneminde Boğaziçi`nde yine kalıcı olmayan bir köprü daha kurulmuştur. Hayatının son günlerinde bir ruh hastalığının tesiriyle sudan korkan imparator I. Herakleios`un (610-641) Suriye`ye yaptığı seferden dönüşünde, denizi görmeden karşıya geçebilmesi için kayıklar üzerine bir köprü yapılmış, bu köprünün iki yanı ağaç dallarıyla duvar halinde örülmüş ve böylece imparator Herakleios`un suyu görmeden geçmesi sağlanmıştır."

Boğaziçi'ne bir köprü yapma çabası tarihin çeşitli dönemlerinde devam eder; minareli köprüden yayalı tramvaylı köprüye kadar ilginç projeler ortaya atılır. Ancak bilindiği gibi, ilk kalıcı köprü 1973 yılında hizmete açılır; Boğaziçi Köprüsü... İlk köprünün bir ayağı Beylerbeyi'nde diğer ayağı Ortaköy'dedir. Açılış günü çok kalabalıktır. On binlerce kişi aynı anda köprünün üzerinde Asya'dan Avrupa'ya doğru yürümeye başlar. Ancak o kadar yoğun bir kalabalık olur ki, köprünün sallanmasıyla herkes büyük bir korkuya kapılır. O günlerde bir gazetedeki haber ise yaya geçişinin tehlikesini çarpıcı bir örnekle sayfalarına taşır: "Köprüden arka arkaya tanklar geçse o derece risk oluşturmaz ama, bir tabur asker uygun adımla köprüyü geçmeye çalışırsa, bu daha büyük tehlikedir." Tabii bunu duyunca insanın, "iyi ki Büyük İskender bu köprüye yetişememiş" diyesi geliyor haliyle. Tüm bu olanların ardından, bir süre sonra köprü yaya trafiğine kapatılır. İstanbullular "yürüyerek" kıta değiştirme keyfinden bir kez daha mahrum olur. Bir kez daha diyoruz; çünkü İstanbullular henüz ortada bir köprü yokken, 59 yıl önce Boğazı yürüyerek geçmişlerdir. Nasıl mı?

1954 yılı Şubat ayı... İstanbullular "buz gibi" bir kışın sabahında uyandıklarında gözlerine inanamazlar; Boğaziçi donmuş, gemiler dev buz kütlelerinin arasında sıkışıp kalmıştır. Olayın açıklaması şöyledir; o yıl çok sert geçen kış mevsiminde donan Tuna Nehri'nden kopan dev buz kütleleri Boğaza doğru yol alır. Tuna'nın ikram ettiği buzları geri çevirmeyen Boğaz da bir anda şişer ve tıkanır. O günden kalan bazı fotoğraflara göre, insanlar buz üzerinde güle oynaya yürüyerek Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçerler. 19 yıl sonra açılacak olan ve bu yıl 40. yaşını kutlayan Boğaziçi Köprüsü'nün yaya trafiğine kapatılmasının acısını, daha o günden çıkarırcasına...

Ortaköy

İLGİLİ HABERLER

>>İlkbahar 2012 editörün yazısını görmek için tıklayınız...


>>Kış 2012 editörün yazısını görmek için tıklayınız...